Dış kaynak kullanımı, ilaç endüstrisi açısından yalnızca verimlilik ve uygunlukta artış değil aynı zamanda işletmeleri çevre yönünden daha sürdürülebilir kılma yöntemi anlamına da geliyor.

Şirketler, çevreyle daha dost uygulamalar bulmak için çabalarken ortakları ve tedarik zincirleri de sürdürülebilirlik yapbozunun önemli bir parçası haline geldi. MIT tarafından hazırlanan Tedarik Zinciri Sürdürülebilirliğinin 2020 Durum Raporuna göre şirketlerin yaklaşık yüzde 80’i, sürdürülebilirliğin tedarik zinciri uzmanlarının ana sorumluluk alanı olduğunu veya olacağını düşünüyor.

İlaç endüstrisi açısından güçlü ağların ve tedarik zincirlerinin oluşturulmasındaki en temel faktör, ana faaliyet alanlarına odaklanma ve yenilikçiliği teşvik etme ihtiyacıdır. Ancak dış kaynak kullanımı da daha çevreci uygulamalara doğru bir adım olabilir. Bunun en iyi örneklerinden biri de mütevazı iş giysileridir.

Endüstriyel ölçekli yıkama, enerji ve su tasarrufu sağlar

Finlandiya, Hindistan, Çin ve Rusya’da ilaç endüstrisi için temiz oda hizmetleri ve iş kıyafetleri kiralama hizmeti tedarikçisi Lindström şirketinin Servis Yönetim Direktörü Taru Jokinen “Çamaşırhane çamaşırhanedir diye düşünebilirsiniz. Ama endüstriyel ölçekte yapıldığında hijyen seviyesi yükselirken enerji, su ve deterjan kullanımı da düşer” diye açıklıyor. Yukarıda bahsi geçen ülkelere olarak ilaç endüstrisi Türkiye ve Slovenya’da da odak noktası.

Özellikle su sıkıntısının önemli bir tehdit olduğu bölgelerde şirketler, sudan tasarruf edecek çözümler bulmaya zorlanıyorlar. Lindström Stratejik Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Manas Kumar’a göre şirketin Çin ve Hindistan’daki tüm müşterileri, su tüketimlerini azaltmak üzere hedefler belirlemiş bulunuyor. Bu bağlamda etkili çamaşır yıkama hizmetleri önemli rol oynuyor.

“Müşterilerimizle su tüketiminde %40’a varan tasarruflara ulaştık. Buna, tek kullanımlık malzemeleri yeniden kullanılabilir malzemelerle değiştirdiğimizi de eklersek çevre bakımından büyük bir fark yaratıyor”.

İlaç endüstrisi döngüsel ekonomiye yöneliyor

Bilindiği üzere ilaç endüstrisi, kullanım şartlarına bağlı olarak ya çöp sahalarına atılan ya da yakılan tek kullanımlık, plastik bazlı giysiler kullanmaktadır.

“Yeniden kullanılabilir giysilere geçmek, oluşturulan atık tutarında ciddi bir düşüş anlamına geliyor” diyor Kumar. Teknoloji ve elde edilen veriler sayesinde şirketler, uygunluk şartlarının karşılandığından emin olurken her bir iş kıyafetinin yaşam döngüsünü takip edebilir.

Sonraki adım, döngüsel ekonomiye yönelik adım atmak ve temizlik odasına ait atılmış iş giysilerinin malzemelerini yeniden kullanmanın yollarını bulmaktır. Bu esnada odak noktası ise iş giysilerinin ömrünün nasıl uzatılabileceğine ve malzemelerin nasıl daha etkili bir şekilde kullanılabileceğine ilişkin testlerin yapılmasıdır.

“Gerek giysilerin kullanım ömrünü uzatmak gerekse yıkanan giysilerin paketlenmesinde kullanılan plastik miktarını azaltmanın yollarını bulmak olsun, ilaç endüstrisiyle birlikte sürecin nasıl çevreyle daha dost hale getirilebileceği üzerinde çalışıyoruz” diye açıklıyor Jokinen.

Lindström’de sıkı hijyen standartlarının uygulanmasını sağlarken bir yandan da çamaşır yıkama süreçlerinin ekolojik açıdan geliştirilmesi üzerine çalışan özel bir ekip bulunuyor.

“Bazen sürecin bir parçasının, daha sürdürülebilir kılınamayacak kadar rafine olduğunu düşünürsünüz” diyor Jokinen ve şöyle devam ediyor: “işte o zaman aslında çok daha iyi yapılabileceğini keşfedersiniz”.

İlgili başlıklar